Maaşları ödenmeyen bir hastane var

Nasıl bir il’deyiz ki hala maaşları ödenmeyen bir hastane var?

Kütahya ilimizde yap-işlet-devret modeliyle yeni açılan Kütahya Şehir Hastanesi açılalı henüz 2-3 ay oldu. Ancak, hastanenin işletmesini yapan özel şirket, ne yazık ki bugüne kadar çalışan personelin maaşlarını ödemedi. Bu durum, gündemimize oturdu.

Maaşlarını alamama nedeniyle büyük bir mağduriyet yaşayan hastane personeli, haklı olarak iş bırakma eylemi yaparak tepkilerini ortaya koydu. Bu hususta iş bırakmak zorunda kalan ve hala çalışmaya devam eden personel, yasal haklarını aramaktadır. İş bıraksalar, bir daha iş bulamayacakları korkusu ve para alamama endişesi arasında sıkışmış durumdalar. Durmak yok, çalışmaya devam dercesine hareket ediyorlar.

Ancak, devlete ait çalışan veya hizmet veren vekiller, müdürler, memurlar, işçiler ve emekliler maaşlarını düzenli alırken, bu hastane çalışanları belki de ev kiralarını ödeyemiyor, bankadan çektikleri kredileri ödeyemiyor, alışverişlerini kredi kartı veya borçla yapıyor. İki-üç ay kim kimi idare edecek ki? Bankalar borcu bir gün dahi geciktirseniz, hemen gecikme faizi uyguluyor. Bu çalışanların mağduriyeti ne olacak?

Esas konuya gelince, acaba siyasilerden neden ses çıkmıyor? İster vekiller olsun ister il başkanları olsun, neden sessizler? Ancak bir vekil var ki, Ali Fazıl Kasap Bey’in hakkını yememek lazım. İlimizde sanki başka vekil yokmuş gibi konuyu gündeme taşıyan, mecliste aktaran tek vekil. Peki, diğerleri vekil değil mi dediğinizi duyar gibiyim! Onlar iktidar partisinin vekilleri; belki de bakanlara ve üst mercilere durumu arz edince bir daha ki seçimde gösterilmemek korkusu mu var diye insan düşünmeden edemiyor. İktidar partisi vekilleri, belki de o hastanede çalışanların %90’ı size oy vermiş olabilir mi?

Ayrıca sizler, o mecliste kimleri temsil etmek için seçildiniz? Halkı değil mi? Yoksa sadece kendinizi mi temsil ediyorsunuz? Sayın siyasiler ve vekiller, birazcık silkelenip kendinize gelin artık. Bu maaşlarını alamayanlar ne yer ne içer, nasıl yaşar diye hiç düşünmediniz mi? Ya da bunların yerinde biz olsaydık ne yapardık demediniz mi?

Tabii ki, bizim toplumda “karnı tok, sırtı pek olmak” deyimi çok doğru. Sizler karnınızı rahatça doyuruyorsunuz, sırtınızı da güzel yerlere dayamışsınız. “Bana ne diğerlerinden” diyerek gördüğünüz veya duyduğunuz bu olaylara sessiz kalmanız hem sizi hem de partinizi bitirir, demedi demeyin. Çünkü bir dahaki seçimlerde yerinizi garanti altına almak istiyorsanız, arkanıza halk desteğini alın derim.

Ali İhsan Nazlı

Tüketicinin Etik Değerleri Federasyonu Genel Başkanı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*