SİLAHLANMA VE ŞİDDET
“İstanbul Esenyurt’ta kan donduran bir cinayet yaşandı. Esenyurt’ta bir tekel bayisinde, Batuhan Bayındır (20) ile Yunus Emre Erzen (24) hayatını kaybetti, Yusuf Erzen (21) ise yaralandı.
Olayın kan donduran görüntüleri Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Bu görüntüleri izlerken insan, insan olmaktan utanıyor doğrusu.
Bu korkunç olay nedeni ile bireysel silahlanma konusu yeniden tartışılmaya başladı.
Öncelikle bana göre artık bireysel değil yaygın ve kültürel bir silahlanma olduğunu düşünüyorum.
Biz Tüketici Başvuru Merkezi adına 2017 yılında bu konuya dikkat çekmiş insanların “tişört alır gibi bir tıkla silah edinebildiklerine” dikkat çekmiştik.
Artık bu yaygın ve kültürel silahlanma ortamında, vahşi batıya değil, uygar dünyaya benzeyelim diyoruz. Çünkü ülkemiz Teksas değil ve olmamalı da.
Çehov’un dediği gibi: “Eğer (bir oyunun) ilk bölümünde ‘duvarda bir tüfek asılı’ diyorsanız, ikinci veya üçüncü bölümde o silah patlar. O halde silah duvarda asılı, belimizde takılı olmamalıdır.
Kan donduran vahşi cinayet ve yaralanma olaylarının çoğu ruhsatsız silahlarla gerçekleştiriliyor.
Özellikle 25 yaş civarındaki gençler o silahın bir gün patlayabileceğini, en yakınındaki ve belki de en sevdiği canı alabileceğini bile bile ‘satın al’ tuşuna basıyor. Çünkü bu silahlara ulaşmak zor değil. İstediğiniz silah, istediğiniz adrese bile gönderiliyor. Hatta şimdi basında çıkan haberlere göre satıcılar bazen silahları parçalara bölerek ayrı ayrı gönderdikleri gibi bir yere gömerek ve gömdükleri yerin koordinatlarını bildirerek silahı teslim ediyorlar.
Emniyet Genel Müdürlüğü 2022 yılında yaptığı açıklamada: Ülkemiz genelinde kamu görevlisi 244 bin 184, emekli kamu görevlisi 198 bin 428, can güvenliği nedeni ile 53 bin 312, meslek mensubu 131 bin 841 olmak üzere toplam 627 bin 765 taşıma ruhsatlı silah bulunduğu bildirilmiştir. Unutulmamalıdır ki ruhsatlı olarak silah sahibi olan kişiler silahlarını istedikleri takdirde istedikleri kişilere satabilirler. 2018 yılından bu yana silah bulundurma ruhsatının yüzde 100’ün üzerinde artış göstermiş. Türkiye’de bazı kaynaklara göre toplam 2,5 milyon ruhsatlı, 25 milyon da ruhsatsız silah bulunduğu, ancak bazı kaynaklara göre de silah sayısının 40 milyon olduğu ve bunun 4 milyonunun ise ruhsatlı olduğu bildiriliyor.
Türkiye’de bireysel olmaktan çıkan, yaygın ve kültürel hale gelen silahlanma; onlarca kişinin düğünde halay çekerken, asker uğurlamalarında, yolda yürürken, parkta oynarken, balkonda otururken, evde uyurken serseri bir kurşunla ölümüne neden olduğu gibi özellikle kadın cinayetlerini ve tasarlanarak gerçekleştirilen cinayetleri de kolaylaştırmakta, hatta bazen bir çocuğun babasını, annesini, kardeşini öldürmesine ya da aksi durumun gerçekleşmesine neden olmaktadır. Kadın cinayetlerinin büyük çoğunluğu ateşli silahlarla gerçekleştirilmekte, yılda en az 350 kadın cinayeti işlenmektedir. Son günlerde cinayet nedenleri arasında istenilen şarkıyı söylememek, bankta oturmak, yan bakmak, kadının her türlü davranışı gibi sudan bahaneler bulunmaktadır. Ancak hiçbir nedenin cinayetin haklı gerekçesi olmadığını da kabul etmemiz gerekir.
Umut Vakfı’nın 2022 yılı Türkiye Silahlı Şiddet Raporu’na göre de silahlı şiddet olaylarında geçen yıl en az 2 bin 278 kişi öldürüldü, 4 bin 231 kişi de yaralandı. 2022 yılında medyaya yansıyan 3 bin 984 silahlı şiddet olayının 3 bin 368’inde ateşli silahlar kullanıldı.
Görüldüğü gibi her yıl kaydedilen aşama tehlikenin boyutlarının artmakta ve bu yaygın silahlanma insanları artık korkutacak hale gelmektedir. O halde yaygın silahlanma ve şiddetin nedenlerinin ivedi olarak araştırılması gerektiği gibi 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında isimli yasada ivedi olarak yeni ve önemli düzenlemelerin yapılması mutlaka değerlendirilmelidir. Silah ruhsatı alabilmek için de sağlık kurulu raporlarının çok özenli incelemeler sonucunda verilmelidir.
Sadece cezaların arttırılmasıyla silahlanmanın önüne geçilemez ama önemli yaptırımlar caydırıcı olabilir. Silahlar mutlaka kayıt altına alınmalı, ruhsata bağlanmalı ve ilke olarak taşıma için değil bulundurma için izin verilmelidir. 5 yıl olan ruhsat yenileme süreleri de kısaltılmalıdır. Aile konutuna ipotek konulurken eşin rızası alınmakta ancak evde bulundurmak için silah ruhsatı alınırken eşin haberi bile olmamaktadır! Evde patlayan silahların hedefi de genelde kadınlar olmaktadır.
Ayrıca av tüfeği edinmenin koşulları çok daha kolaydır. Ancak av tüfekleri çoğu zaman aile içi şiddet olaylarında kullanılmaktadır.
Ünlü hukukçu Cesare Beccaria affa karşı çıkarken “Suçların affa uğrayabileceklerini ve cezanın suçların kaçınılmaz sonucu olmadığını göstermek, suçlularda cezasız kalma umudunu ve düşünü kışkırtmak demektir” gerekçesini ileri sürdürdü unutulmamalı. Bizde de suçluların nasıl olsa bir yolunu buluruz (yırtarız) diye düşünmelerini sağlayan uygulamalar olmamalıdır. Zaten herhangi bir suç işlemeksizin ruhsatsız silah bulunduran yasaya aykırılıktan 3 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmakta, yargılama idari para cezası ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve erteleme ile sonuçlanmaktadır. Bir veya birden fazla silahı taşıma veya satın alma suçu ile birden fazla silahı bulundurma suçunun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 30 günden 100 güne kadar adli para cezasıdır.
Bu cezaların yetersiz olmasının karşılığı Cana can, göze göz, buruna-burun, kulağa-kulak, dişe-diş demek olan kısas değildir.
Şapkamızı önümüze koyup kentlerle ilgili araştırmaları ile tanınan Numbeo şirketi tarafından yapılan araştırmaya göre; 2022 yılında dünyanın en güvenli kentleri arasında İstanbul’un, neden ve niçin 52,5 puanla 230’uncu sırada olduğunu bir kez daha düşünmemiz gerekir.
Sonuç olarak silahı gündemimizden çıkarabileceğimiz ve can güvenliği içinde özgürce yaşayabileceğimiz bir ortamın özlemini çektiğimizi belirtmek zorundayız.
Emekli İstanbul Hakimi
Tükonfed Hukuk Komisyonu Başkanı
İzzet DOĞAN
Bir yanıt bırakın